Türkiye'yi diğer Dünya ülkelerinden ayıran en büyük özelliği, mazlum coğrafyanın masum insanlarının her daim yanında olması, onlara sofrası ve ülkesini açması olmuştur. Bundan dolayı da Türk olmanın gururunu ve onuru dün olduğu gibi bugünde yaşıyorum ve yaşamaya devam edeceğim.
Doğu Türkistan, Afganistan, Suriye ve Iraklılara kucak açan ülkemiz, bu insanların barınma, konaklama gibi tüm ihtiyaçlarını zamanında ve yerinde görüyor. Onlara kendi ülkelerindeki görmedikleri saygı, izzet ve ikramda bulunuluyor.
LAKİN,
Ülkemize gelen ve sayısı 4 milyona yaklaşan Suriyelilerin bir bölümü bulundukları ülkeye ve yedikleri ekmeğe, ülke içinde çeşitli nedenlerle huzursuzluk çıkararak ihanet ediyorlar. Ülkemizde Suriyelilerin yaşamadığı bir şehrimiz sanırım yok. Olsun, misafir başımızın tacıdır, yeter ki ev sahibinin evine, yaşam tarzına, hane halkının durumuna göre davransın. Ancak, huzuru kaçırıyor ve aile hayatına zarar veriyorsa da kusura bakmasın defolsun ülkesine gitsin.
Anadolu'nun kadim ve misafirperver şehri Kayseri'de de yaklaşık 100 bine yakın Suriyeli, 2 bin İranlı, bin Iraklı, bin Uygur kardeşimizi misafir ediyor, ekmeğimi paylaşıyoruz. İranlı, Iraklı ve Uygur kardeşlerimizin bu şehirde hatıra dokunur, bir kavgasını ne duydum ne de gördüm. Bu şehire gelip, namusuyla çalışan, ailesine bakan, devletimizi, bayrağımızı ve ezanımızı tanıyana sahip çıkana sözüm yok. LAKİN gel gelelim bu Suriyelilerin bazılar gerçekten ekmeksiz.
Eskişehir Bağları, Küçükmustafa, Aydınlıkevler, Sahabiye başta olmak üzere birçok mahallede Türk yaşayan bulmak artık neredeyse çok zor. Tabelalar değişik, mahallenin kokusu, yaşayan insanları değişik. 20 yaşındaki bir gencin 3 çocuğu var. Ve ben inanıyorum ki ilerleyen kısa bir zaman içinde üreme politikalarındaki müthiş ilerleme ile sayıları 1 sene içinde 150 bine yaklaşacak ve ilerleyerek devam edecek. 10 sene sonraki nüfus rakamını düşünmek bile istemiyorum.
Dün Aydınlıkevler ve Küçükmustafa mahallesinde bir birine yakın bir zaman dilimi içinde iftara yakın bir zamanda iki Suriyeli aile arasında taş, sopa ve bıçakların kullandığı bir kavga yaşandı. Birçok insan yaralandı. İftar saati işi olan, olmayan herkes sokağa indi. Devletimizin polisi üzerine düşeni yapmaya çalışsa da adam arsız olunca, onursuz olunca yapacak bir şey yok. Bastı biber gazını. Perem perem dağıldılar. Mahallede yaşanan bir kaç Türk vatandaşı isyan ediyor. "Biz bunların kavgasından bıktık.", "Öz yurdumuzda öksüz kaldık" , "Hani bunlar savaş mağduruydu"
Adamın haykırışına kulak verdiğiniz de gerçekten haklı. Mazlum mağdurun yanında olalım, ama bunların mağduriyeti yok. Hatta birçoğu o kadar yüzsüz ki, benim şehrimin ve ülkemin insanın üzerine gelmeye onları sindirmeye çalışıyor. Bu durumun önüne geçilmez ise Allah esirgesin ilerleyen dönemde çok tehlikeli günler görebiliriz.
"Yangın görseler akılları gider sorsalar hepsi ateş."
Kalemin keskin olsun yiğit adam ama suriyelilere kapı açan hükümet Uygur ana lakaplı Rabia Kadir e neden vize vermiyor?Türk dışında herkese kapı açılır bu ülkede hatta ermenilere bile kapı açarlar. Güney doguda yahudilere toprak satarlar ama konu Türk olunca milliyetçiliği ayaklar altına alırlar.
Biz yapımız gereği misafirperveriz ama artık bu misafirliğin ötesine geçti nerdeyse ev sahibini dışlamaya başladılar kendi ülkemizde ikinci vatandaş durumuna düşer olduk , düşünüyorumda Allah göstermesin ama bizim ülkemizde savaş olsa hiç birimiz yerimizden kıpırdamayız ve kadın erkek savaşırız bunların yüzsüzlüklerinden arsızlıklarından pisliklerinden bıktık sonumuz hayrolsun