Bilgi, hız ve haz çağında sömürü ve tüketimin en önemli öznesi haline gelen bir gençlik.
Özellikle hızına yetişemediğimiz yeni dünya düzeninde, yönünü kaybetmiş ve nereye doğru savrulduğu bilmeyen bir gençlik.
Yetişkinlerin bile tüm yaşamı boyunca edindiği bilgi ve tecrübeye rağmen ne yapması gerektiği hususunda acziyet yaşadığı ve bu dönemde her türlü imtihanla sınanmış ama ne yapacağı konusunda yetersiz ve tek kalmış bir gençlik.
Evet, bizler birer ayna çocuklarımızsa yansımamızdır. Bizler evlatlarımıza pusula görevi yapmamız gerekirken maalesef onları; rehbersiz, lidersiz, ustasız hatta ve hatta ana babasız bıraktık.
Evlatlarımızın sorumluluğunu almak, onları yetiştirmek sanki bizlerin görevi değilmiş gibi yaptıkları her hatanın, işledikleri tüm günahın bedelini utanıp sıkılmadan onlara fatura ettik.
Üstelik buda yetmezmiş gibi onları nobran bir şekilde Z, Alfa gibi harf ve sembollerle ötekileştirdik. Sonucundaysa evlatlarımızı kendi ellerimizle sanal mecranın zombileri haline getirdik.
Kelimelerimizin manasını yitirdiği, değerlerimizin içinin boşaltıldığı, hak ve batıl savaşındaysa söylem ve eylemlerimizin tutarsızlığı yüzünden ahlakımızın kaybolduğu bu sosya kültürel ve dijital mecrada soyut/somut ikilemi içerisinde mana arayışına giren gençlerimizin zihinleri tekno din anlayışı olan deizm, ateizm gibi sapkın düşüncelerle işgal edilirken, bedenleriyse cinsiyetsizlik, eş cinsiyetlilik, avatarlar hatta madde bağımlılığı gibi şeylerle ele geçirildi. Garip olansa bizler bunun farkında ve kaygısındayız ama her nedense bununla ilgili ne bir somut adım atılmakta ne de ciddi bir mücadele verilmekte.
Peki, daha neyi bekliyoruz? Bir kurtarıcı ya da kahramanın gelmesini mi? Yoksa birilerinin konfor alanından çıkıp en önemli gündemimiz olan bu ciddi soruna el atmasını mı?
Bu hususta Üstat Fazıl ne diyordu:
"Kim var denildiğinde, sağına ve soluna bakmadan, fert fert 'ben varım' diyen bir gençlik…"
İşte bize sağına soluna bakmadan taşın altına sadece elini değil! Her şeyi ile gövdesini koyacak dertli ve gönüllü insan lazım. Bize ilk başta toplumu yani yöneticisinden eğitimcisine, eğitimcisinden yetişkinine, yetişkininden gencine dönüşümü sağlayacak bir sistem buda yetmez toplum içerisinde tespit edilen her soruna çözüm niteliğinde projeler üretecek adam lazım.
Bizler; göklerden ilham alan, köklerden beslenen ve zamana hükmeden bir medeniyetin bekçileriyiz. Bizler, kökümüze dönüp özümüze baktığımızda; hazzın, hızın ve tüketimin sembolü gibi gördüğümüz bu gençliğin aslında bizler için birer cevher, geleceğin mimarları olduklarını asla unutmamalıyız.
Gelin nesl- i atimiz daha fazla kaybolmadan özümüze, örf ve adetlerimize bağlı ama modern çağın ilişki ve iletişim kurallarına göre; maddi biliminden manevi ilmine, edebiyatından tarihine, sanatından kültürüne Hep Birlikte ve Omuz Omuza yeni bir Erdemli Şehir inşa edelim.