Bir masa düşünün. Hak, hukuk, adalet ve demokrasi vadediyor. Hatta bunu vadederken ülkenin son 20 yılının canına okumuş siyasal islamın neferlerini de içinde barındırıyor. Bildiklerini bir türlü açıklayamayan Davutoğlu ve söylediği her sözde masaya ve kuruluş ilkelerine zarar veren Babacan sanki Erdoğan tarafından atanmış birer sözcü gibi hareket ediyor.
Aldığı oy kadar söz hakkı olsa selam bile veremeyecek partiler masayı içeriden fethetmeye çalışıyor. Bu masanın kurulmasına öncü olan Kılıçdaroğlu'na had bildirmeye kalkıyor.
Erdoğan masanın içerisine bir ajan gönderse, 'Efendim bana gerek yok, Babacan hallediyor' der. Konuştuğu her lafı gaf barındırıyor. Bile isteye toplumun sinir uçlarına dokunuyor. En iyi ihtimalle yüzde 1'lik oyu olan bir parti, Türkiye'nin geleceğinin ve 100 yılının inşa edileceği bir seçimde masanın içinden Erdoğan'a hizmet ediyor.
Neredeyse hergün bir çocuk istismarının ayyuka çıktığı sapkın cemaatler de Babacan'ın açıklamalarıyla kendini sağlama alıyor. Tekke-zaviyelerin kapatılmasıyla aslında halihazırda varolmayan cemaat-tarikatlara Babacan, "Rahat olun ben varım" diyor. Sayılarını da artıracağız, özgürleştireceğiz diyor. Bir Allah'ın kulu da 'Canınnıza okuyacağız, hepinizi denetleyeceğiz. Devletin kasasından 1 kuruş yok' diyemiyor da neyse...
İHA-SİHA meselesinde yanlış anlaşıldığını düşünsem de, bu yanlış anlaşılmanın zeminini bile isteye hazırladığını da düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Babacan sloganları attıran bir siyasi parti liderinin bu numaraları göremeyeceğini düşünmek pek akla mantığa sığar olmayacaktır.
Bence , altılı masa her ne kadar demokrasi vadetse de Babacan ve Davutoğlu'na seçime kadar 'konuşma yasağı' getirilsin. Eroğan'ın bu kadar zayıf, güçsüz ve çaresiz olduğu bir dönemde onu tekrar ayağa kaldıracak bu iki ajana asla müsamaha gösterilmesin.
Laf gelimi işinize gelmiyorsa 'Yallah Cumhur İttifakı'na' bile denebilir kanımca.
Evet bu kadar keskinim. Bu kadar netim. 80 milyon insanın umuduna, ümidine zeval getirmesine göz göre göre 'buyur kardeş' diyemeyiz. 20 yıl sonra gidecek olan siyasal islamın, yeniden zincirlerine bağlanmasına müsamaha gösteremeyiz.
Kılıçdaroğlu ve Akşener bu hadsizliğe, bu kendini bilmezliği kamuoyu önünde açıkça karşılık vermeli ve buranın lideri biziz demeli.