Değerli gastepress.com takipçileri, sevgili okurlarım... Gerek hakkımda açılan siyasi davalar, tahmin edebileceğiniz gibi bu davaların üstümde bıraktığı yıpranmışlık, gerekse de özel hayatımdaki gelişmeler ve projelerim sebebiyle uzun bir süre sizlerden ve çok değer verdiğim gastepress ailesinden uzak kalmak zorunda kaldım. Bu geçen süre için anlatacağım elbette çok şey var; ama şöyle özetlemek isterim. YAZMAYI ÇOK ÖZLEDİM.
Uzun bir süre geçti aradan. Ama merak etmeyin sakın, ne pahasına olursa olsun; hiçbir zaman pes edenlerden, kalemini satanlardan, uyutulanlardan ve susmaya mahkum edilenlerden olmayacağım.
Çünkü kadınını koruyamayan, çocuğunu “bir kereden bir şey olmaz” diyen zihniyete teslim eden, denizini öldüren, ciğerlerini yakan, basını susturulan, bizden değilsen hiç kimse değilsin zihniyeti ile korkutulan, cebinden kuruş kuruş parası (ç)alınan, ülkenin geleceğinin 5 yandaşa teslim edildiği, eğitimin sistemsizleştirildiği, basının sansürlendiği, eleştirinin cezalandırıldığı bir dönemde susmak acizlerin ve ahmakların işidir.
Gelelim meselelere...
Yahu, kardeşim siz de her şeyi Ak Parti’den biliyorsunuz... Hep Erdoğan ( yüce lider) düşmanlığından bunlar. Kadını Erdoğan mı öldürdü, çocuğu Erdoğan mı istismar etti, ormanı Erdoğan mı yaktı ?
Kadınlarımızı Erdoğan öldürmedi elbet ama kadınlarımızı koruyabilecek belki de tek sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede, sırf Sayın Erdoğan istedi diye, çıkıldı.
Ormanları Erdoğan yakmadı elbet... Ama itibardan tasarruf edilmez diye tam 13 uçağı kendi makamına tahsis eden, vatandaşın cebinden milyarlarca lira harcayarak ülkede saray yapılacak yer bırakmayan Erdoğan, kıymetli eşine 50 bin dolarlık çanta alan, Somali’ye 30 milyon, Libyaya 5 milyon hibe eden Erdoğan, ülkesinin geleceğini, nefesini, ormanlarını korumak için 3 yangın söndürme uçağını 4 milyona tamir ettiremedi.
Çocuklarımızı Erdoğan istismar etmedi elbet ama “bir kereden bir şey olmaz” diyen örümcek zihinli bakanları Eroğan atadı. Erdoğan istismar etmedi ama iktidarları boyunca milyonlar aktararak sapkın tarikatları beslediler.
Darbeyi de Sayın Erdoğan yapmadı elbet ama; yıllarca darbecilerle kol kola dolaştılar, “bitsin artık bu sıla hasreti ne olur dön” diye meydan meydan gezdiler. Bankasya’nın önünden geçeni “hop birader nereye!” diyip içeri aldılar ama Hocaefendimiz diye diye methiyeler düzenlere dokunamadılar.
“Bu organizasyonda emeği geçen hocaefendiyi özlem ve sevgiyle anıyor, teşekkür ediyoruz” diyen adamı İstanbul’a başkan adayı, Hocaefendimiz çok yüce bir adam diyeni de İBB’de grup başkanı yaptılar.
Ne olduğu çözülemeyen (aslında ne olduğu belli ama), fetoşa düzmediği methiye kalmayan, Fetullah Gülen hareketi bir ekoldür diyen, gazeteciliğin yüz karası Nagehan Alçı’yı kanal kanal programlara çıkarttılar.
“Araştırmazsanız namertsiniz” diyen Akşener’e FETÖCÜ dediler ama “Fetönün siyasi ayağı araştırılsın” önergesini sözde milliyetçi, özde Erdoğan sevdalısı, AKP aşığı iktidar ortaklarıyla el ele reddettiler.
Ama her şeye rağmen en acısı ne biliyor musunuz? Artık “BİZ” diye bir şey bırakmadılar. Bölüştürdüler bizi. Sen olduk, ben olduk...
“BEN” olanlardansanız problem yok... Çünkü ekonomi şaha kalktı, kuru ekmek buluyorsanız aç değilsiniz. O kadar çok zenginiz ki diğer ülkelere bile hibe yardımı yapabiliyoruz.
“BEN” olanlardansanız eğer problem yok . “Çalıyor ama çalışıyor da” sonuçta... Zaten Merkel, Biden, Macron oturmuş Türkiye ekonomisini nasıl çökertiriz diye düşünüyorlar...
Ama “SEN” olanlardansanız eğer, eyvah yuttuk hapı. Çünkü sen FETÖCÜ sün , sen vatan hainisin... Sırf “SEN” olduğun için, kendin olduğun için... Hiçbir dayatmaya boyun eğmediğin için, sadece sorguladığın için. ..
Şimdi soruyorum... Kimsin SEN? Kendin olan sen mi, yoksa kendini bulamayan, kendi fikrini söyleyemeyen, sorgulayamayan , “sen olmayan SEN” mi?
KİMSİN SEN?