Böylesi değerli ve duygularımı aktarıp paylaşabileceğim bir mecrada siz okurlarla beni bir araya getiren Gastepress.com ailesine yürekten teşekkür ediyorum...
Ara ara sanki makale yada köşe yazıları yazıyormuş tadında o anki duygularımın samimiyetini yansıtan yazılar biriktirdim kendime bolca.
Yeri geldi kızıp hayıflandım, yeri geldi mutluluklarımı döktüm kaleme...
Bu ilk buluşmamızda kendime yazdığım yazılarından birini paylaşmak istiyorum...
Rasgelsin...
Bir tarafım hayalperesti hep.
İnanırdım düşlediğim mutlukların banada uğraşacağına.
O zamanlar daha masumdu hayat .
Bir tutamda pembeydi.
Nerden bile bilirdim ki?
Düşlediğim pembe hayattan oldukça uzak bir karderle içli dışlı olacağımı...
Aslına bakarsanız, ipin ucunu, sahte fakat bir o kadarda benim yanımday (mış) gibi duran insanlara güvendim, güvendiğim içinde bir ucunu onlara vermek istedim.
Nerden bile bilirsiniz ki bütün ipleri elinize dolayıp sizi yarı yolda bırakcaklarını.
"Güven kokmalı insan"
diyorsunuz .
Vee fark edip (mış) lı hallerini irkilip geçte olsa görüyorsunuz yanınızda olmayışlarını.
Ve hayıflanıyorsunuz bu kendini bilmez küstahca tavırlarına.
Mutlu olmak bu kadar zormu?
Nedir şu yalancı tavırlar?
Ve sorguluyorsunuz insanlıktan soğutan, hatta hayata tutunacak hiç bisey bırakmayışlarını...
Ama, sorsanız kendilerine, onlar en düzgün, en karekterlidir!.. (mış) gibi yapıp karakterli insanlar olamadıklarını, dahası kendilerinin bu hallerini fark etmeyişlerini
Kınıyarak ayakta alkışlıyorum.
KENDİNİZE GELİN KENDİNIZE.!
Hemde en acilen...
Şu hayat dediğiniz varya bitişi tek nefeslik.
Neden anlamak istemiyorsunuz?
Neden ellinizdekinin kıymetini bilmiyor ve
ayran gönülü ola biliyorsunuz?
Zor mu bu kadar?
Amaçsızca yaşıyor "sahte" ömür tüketiyorsunuz...!
Rus yazar Nikolay GOGOL' un çok sevdiğim bir sözünü tam burda paylaşmak istiyorum...
"YÜZÜNÜZ ÇARPIKSA AYNAYA KIZMAYIN...."