23 Ekim 1940 yılında, Brezilya’nın Minas Gerais şehrinde doğdu. Babası futbolcuydu. Başarılı maçlar yaptı. Ancak o yıllarda futbolculuk pek para etmiyordu. Erken yaşta futbolu bırakıp, hastanelerde temizlik işleri yapmaya başladı. Kazancıyla ailesini zor geçindiriyordu.
Pele lakabını, okulda arkadaşları verdi. “Yaramaz”anlamında bir lakaptı. Önceleri Pele diye çağrılmasına kızıyordu. İlerleyen yıllarda kabullendi ve hatta İncil’de dahi Pele kelimesinin geçtiğine inandı.
Babasıyla iyi bir ilişkisi vardı. İlk hocası da babası oldu. Hızlı yer değiştirmeyi, omuz çalımını babasından öğrendi. Yıllarca toprak sahada oynadı. Hiç bir zaman futbolu bir meslek olarak algılamadı. Hep eğlence olarak futbol oynadı. Çocukların oyundan aldığı zevk neyse, Pele’de futbol oynarken o zevki aldı. Hatta Pele’nin maçlarını izlemek için Nijerya, Biafra ile yaptığı savaşta iki gün ateşkes yaptı. 1973 yılında Türkiye’ye de geldi. Fenerbahçe -Santos maçında oynadı.
Pele maçtan atılınca seyirci tepkisine dayanamayan hakem, 15 dakika sonra Pele’yi tekrardan maça aldı. Kural ihlalı yapan hakeme, federasyon ceza vermediği gibi, kararından dolayı tebrik dahi etti.
Pele’nin bu futbol anlayışı, kendisini teknik adamlarla sürekli karşı karşıya getirdi. Ancak azmi ve yeteneği, herkese karşı kazanmasını sağladı.
Pele zenci bir sporcuydu. Taşrada yetişmiş Siyah İnci, milli takımın vazgeçilmez oyuncusu olmuştu. Hem de onaltı yaşında. Beyaz Portekiz asıllı devlet yöneticilerinin itirazına rağmen ırkçılıkla da savaşarak Brezilya Milli Takımı'nda çocuk yaşta yer aldı.
Pele ekabir Batının yeteneğine muhtaç olduğu zenci sporcuların en önde olanlarındandır. Muhammed Ali, Mike Tyson, Kerim Abdul Cabbar gibi sporcular, ezilmiş halkların ve köle pazarlarında satılmış dedelerin torunlarıydı. Üstün yetenekleriyle, ırkçı beyazların kafalarına basarak ülkeyi temsil etme şerefine ulaşmaları, kolay olmadı. Sürekli dışlandılar, ancak yılmadılar. Azimle verilen mücadelede başarıya da eriştiler.
Pele futbol oynamıyor, adeta topla dans ediyordu. 173 cm boyunda olan Pele oldukça hızlı ve kuvvetli bir sporcuydu. Güçlü bir fiziğe sahip olmasını, babasının sporcu olmasına ve iyi beslenme alışkanlığına bağlamıştır.
Kariyeri boyunca ülkesini üç kere dünya şampiyonasına taşımıştır. Dünya Şampiyonası'nda, 16 yaşında gol atan ilk sporcudur. 1363 maçta 1279 gol atarak dünya rekoru kırmıştır.
1999 yılında Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından “Yüzyılın Atleti” seçildi. Time Dergisi 20. yüzyılın en önemli yüz insanının arasına Pele’yi de koydu. Üç yıl kadar Brezilya’da Spor Bakanlığı da yapan Pele, futbol yeteneği kadar ilişkilerinde de oldukça başarılıydı. Arkadaşları hep onu gülümserken gördü. Yokluğa ve güçlüklere rağmen kendisini mutlu eden bir karaktere sahipti.
Pele’nin en büyük başarısı beyazlara, bu dünyayı birlikte imar edebileceklerini göstermesidir.
Pele'nin 29 Aralık 2022 yılında, yattığı hastanede çoklu organ yetmezliği tanısıyla öldüğü açıklandı. Dünya bir efsanesini daha kaybetti.
Pele’nin oynadığı maçları izlemek oldukça eğlenceliydi. Pele, ikili mücadelelerinde bir çok etkili hareket ortaya çıkarırdı. Seyirciyi hemen fetheder, rakip takımın seyircileri dahi maçın sonunda Pele’yi desteklerlerdi.
Güle güle Pele, futbolun Siyah İncisi…
Selamünaleyküm kardeşlerim esen kalın