Suriye ve Irak Batının saldırısı nedeniyle istikrarını kaybeden iki ülkedir. Ülkeler kurulurken, etnik, dini, dili, kültürel ve coğrafi anlamlar içermelidir. Türkiye bu konuda coğrafi bölgeleri isimlendirirlen maalesef tarihi gerçekliklerden koparak yapmıştır.
Marmara, Ege, Karadeniz, Akdeniz İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu isimleri oldukça sığ bir isimlendirmedir. Ayrıca Anadolu’yu merkez alıp diğer coğrafi birimleri yönlere göre isimlendirmesi hem bilimsel değil, hem de kültürel bütünlük arzetmemektedir.
Rumlar anadolu demiş, yunanlılar küçük Asya ismini koymuş. Bizim Rum ya da Yunanlıların isimlendirmesiyle, yaşadığımız yerleri isimlendirmemiz, taklitçi ve tasdikli zihniyetimizi ortaya koyar. Hele Ege denizi ve Ege bölgesi tümden Batı formatı yemiş kafanın ürünüdür.
Türkiye’de coğrafya oluşturulurken gerçeklik dışında nasıl haritalandırıldıysa, Suriye ve Irak’ta aynı şekilde yapıldı. Halep, Münbiç, Musul Kerkük ve Batum Türkiyesiz olur mu? Olursa böyle olur. Erivan’ı Türk şehri iken Ermenistan’ın başkenti yaparsan, Türklerin kalbine hançeri sokmuş olursun.
Her fırsatta Suriye ve Irak Türkiye’yi saldırıya açık hale getirmiştir. Şimdi Ruslarla bir savaşımız yok. Ama Batum’suz Türkiye de kuzeyden saldırıya açık demektir.
Türkiye Suriye’ye ve Iraka bir çok operasyon yaptı, ancak hareketleri tamamlayamadığı için istenilen sonuçları alamadı. Suriye sınırına 30 km genişliğinde bir şerit çizilmeye çalışılıyor. Ancak terör unsurları bitirilmiyor. 30 km daha derine çekiliyor. İstedikleri zaman 30 km şeriti tehdit ediyorlar. Yani 30 km’lik şerit Suriye’de çözüm değildir. PKK ve tüm türevleri nereye kadar gidiyorsa oraya kadar inip gereği yapılmalıdır. Aksi takdirde sürekli bu tartışmaları yaparız.
Operasyon için her şey uygun:
ABD:
Şu anda iç işlerinde ciddi ayrışma içindeler. Kavgaları büyük. Enerjilerini içeride harcıyorlar. Suriye’de askeri bir operasyona cevap verebilecek, askeri kabiliyetleri olmadığı gibi siyasi iradeleri de yok.
Rusya:
Ukrayna’da başı belada. Bir türlü istediğini alamadı. Yüzbine varan askerini kaybetti. İç işlerinde kargaşa çakma riski var. Suriye’deki paralı askerlerini Ukrayna’ya çekti. Suriye’de Türkiye’nin karşısında siyasi ya da askeri bir tavır koyma gücüne sahip değil.
İran:
Protestolar çok uzun sürdü. Bir türlü ayaklanmayı bastıramadı. Dışarıdaki Şii milisleri İran’a çağırdı. Muhtemelen kendi halkına karşı bir kıyım yapma olasılığı var. Suriye’de Türkiye’ye karşı gerek siyasi, gerekse askeri bir tavır ortaya koyma gücüne sahip değil.
Fransa: Suriye’de etkisi bitmek üzere.
İngiltere: ABD ile hareket ediyor. ABD Suriye’de ne kadar varsa İngiltere’de o kadar var. Gerek Fransa gerekse İngiltere’nin Türkiye’ye askeri ve siyasi bir tavır koymaya gücü yok.
O halde Türkiye suriye ve Irak’ta ne yapmalı:
1. Kara harekâtı başlatılmalıdır.
2. Öncelik Suriye’ye verilmeli. Halep’ten Hasekiye kadar olan bölge kontrol altına açınmalıdır.
3. Bu hareket sonrası Esad’la masaya oturup haritanın yeni haliyle Suriye sınırı yeniden çizilmelidir.
4. Irak’ta Musul ve Kerkük dahil kuzey tamamen kontrol altına alınmalıdır.
5. Irakla masaya oturulup haritanın son hali üzerinden bir antlaşma yoluna gidilmelidir.
AB bu müdahaleden memnun dahi kalacaktır. Zira fosil yakıt güzergahı güvenlik altına alınması AB’yi mutlu eder.
6. Zengezur koridoru değil, bölgesi Azerbaycan toprağıdır. Bu bölge tamamen Azerbaycan’a katılması gerekir. Turan yolu bir an önce açılmalıdır.
Türkiye’ye Türkler, en az on yıl şans tanımaları gerekir. Zira dünyada pandemiyle oynayan taşlar yeni yapılara gebedir. Dolayısıyla Türkiye halkı 2023 seçimlerinde bu yapılanmayı algılayan, lider ve ekibini seçmelidir. Sistem çatışmasına gitmemelidir. İç kargaşadan, kutuplaşmadan uzak durmalıdır. Türkiye yüzyılı olacaksa buna mecburuz. On yıl içi de savunma sanayii ve Türk Birliği tamamlanmış olur. Ayrıca İslam ülkelerinden de katılım gerçekleşir. Çok kutuplu dünyada bir kutupta biz oluruz. O zaman daha refah bir ülke olarak neslimize güzel bir ülke bırakabiliriz.
Selamünaleyküm kardeşlerim esen kalın.