Önce Türk Kültür kodlarına bir bakalım. Süreci beraber değerlendirelim.
Türkler tarih sahnesine ulusların oluştuğu zamanda çıktı. Yani milattan önce 10 yüzyılda. Ancak devlet olabilmeleri Hunlularla başladı. Kültür kodları Dağhan ve Gökhan üzerine kuruluydu. Bugünün ifadesiyle hayvancılıkla uğraşır, kısmen de rençperlik yaparlardı. Ama üç yurtları vardı. Dulda, Güz yurdu ve Yaylakları. Bir yılda üç yurda göç ederlerdi. Ailenin çocukları erkekler iki temel mesleğe ayrılırdı. Birinci grup göç yönetirdi. Diğer grupta bu obayı korurdu. Doğal olarak dinamik bir toplumdu. Günlerce yürüyebilirler, kaplumbağa misali evleri sırtında taşırlardı. Bu hayat tarzı, toplumun örgütlü ve sosyal yaşamayı zorunlu tutuyordu. Ancak sosyal yapı obayla sınırlıydı. Evlilikleri oba içinden oluyordu. Yani oba dışa kapalıydı. Kişisel olarak sosyal, oba olarak kapalı bir örgütlenmeye sahiptiler. Oba içi kültür aktarımı basiti ama net bir aktarım vardı. Dolayısıyla kodlar bozulmadan kuşaktan kuşağa geçiyordu.
Taki Türkistan’da mini bir buzul çağ yaşanana kadar. Buzul çağı ötelere göçü zorunlu tuttu. Göç dört bir yana yapıldı. Kuzeye ve doğuya yapılan göç, bölge halkıyla etkileşime geçince kültür kodları değişti. Ancak bu değişim fazla sayılmaz. Çin’e yapılan göçlerde Türkler asimile oldu. Kültürel kodları tamamen değişti. Türklerin aksine Çinliler yerleşik halklardı. Yerleşik Çin açısından Türkleri asimile etmek zor olmadı.
Kuzeyden Avrupa’ya giden Türkler Slavlar tarafından asimile edilmeye çalışıldı. Ancak tamamen başarılı olamadılar. Romaya kadar erişen Türkler, Ortadoks kültür kodlarıyla kendilerini yeniden yazdılar. Bulgarlar, Gagauzlar ve Macarlar buna örnektir. Ancak ana yazılımda halen Türk kodları bulunmaktadır.
Güney batıya giden Türkler Çin ve Hindistan’la karşılaşınca kodlarını sentezleyerek yazdılar. Göktürk ve Uygurlar bunun eseridir. Özellikle kendi alfabelerini üretmeleri ve yazmaya başlamaları, kültürel kodun Hint ve Çin kültürünün sentez kodlarıyla mümkün oldu.
Batıya devam eden Türkler Araplarla karşılaşınca inanç ve birbirlerine karşı ilişki kodlarını değiştirirken mücedecilik kodlarını korudular. Taki Kanuni sultan Süleyman’a kadar devam etti.
En büyük kırılma Kanuniyle başladı. Türkler Balkan devleti mi olacaktı, doğu kodlarına bağlı devlet mi? Bürokrasiyi batıya teslim eden Kanuni, tercihini Balkanlar olarak kullandı. Tanzimat’a kadar bu tercih Türkistan ve İslam kodlarından getirdikleri değerleri koruyorlardı. Balkan kodları (Bizans) Avrupa kültüründen destek alıp güçlendi. Tanzimat’ta ise Batı kodları Türklerin orta Asya ve islam kodlarına karşı galibiyetini ilan ediyordu. Tanzimat’la başlayan süreç cumhuriyet dönemine kadar sürdü.
Türkler ilk defa kendi kodlarının dışında (seküler) bir kodla devlet kurdu. Batının kucağında yetişen nesille bir millet yaratmak istediler. Türkistan kodlarına sahip olan millet, Anadolu ve Trakya’da olmasına rağmen, gayri müslim, dönmeler ve batıdan eğitim almış zihinleri işgal edilmiş nesille devleti şekillendirdiler.
Kuruluştan sonra da sürekli Batı kodlarını almaya devam etti. Bürokrasiyi Fransa’dan, Medeni kanununu İsviçreden, Ceza yasalarını italyadan aldı. Devletin koduyla milletin kodu farklıydı. Onun için Dadaloğlu ferman padişahınsa dağlar bizimdir dedi. Millet mecbur kalmadan şehre inmedi. İlk okul mecbur olunca önce oğullarını sonra kızlarını okullarda kodladılar. Nesli, Batının koduyla değiştirene kadar demir yumrukla ülkeyi yönettiler.
Kodlarımızın kaynağı olan Türkistan Slav halkına teslim edildi. Batının kodlarıyla yazılmış tez-antitezi formatındaki kapitalizm komünizm kodlarıyla Türkistan’daki üç bin yıllık kodlar demir yumrukla değiştirilmeye çalışıldı.
Türkistan görünümlü kalemle Batı kodlarını FTÖ’le yazmayı dahi denediler. Aslında hepsinin amacı Türk islam senteziyle yazılı kodları değiştirmekti.
Aslında Küresel Yapı, savaş, NATO Varşova paktıyla değiştirmedikleri kodları, basın yayın, okul ve sosyal medyayla yazmaya çalışıyorlar. Çatışma Z kuşağıyla Teknofest Kuşağı şeklini aldı. Oysa ikisinin de kodları Batıdan.
Gelinen son nokta Batı ne kadar da kodlarımızı değiştirmeye çalışsa da kendi düzenleri bozulunca, başı kaygısına düştü. Bizi de içlerine almadılar. Öyle ki Ortadoks kodlarıyla yazdıkları Macarları dahi içlerine alamadılar. Şimdi yeni kutup başları oluşuyor. Şangay, Türk-İslam Birliği ve Batı. Şangay ve Türk İslam Birliği ne kadar kendilerine özgü olacaklar göreceğiz. Ama Batı kodlarıyla kurulu Türkiye, Türk İslam Birliğine liderlik yapabilecek mi? Kendine özgü olabilecek mi? Yoksa Batı kodlarına payanda mı olacak? Allah ömür verirse göreceğiz. Gördüğüm kadarıyla imkansızı başarmak olur eğer kendine özgü bir Türk İslam Birliği gerçekleşirse. Aksi takdirde diğer kodların antitezi olur. Ama Türk İslam Birliğine yönelik kendisine has kodlar yazıldığının sinyalleri geliyor. Türk tipi başkanlık, ve savaş konseptinin değiştirilmesi buna örneklik teşkil etmektedir.
Aslında bu konuların herbiri başka bir makalede ele alınmalı. Bu yazımızda bir genelleme yaptık. Eleştirileriniz için teşekkürler. İlgi ve alakanız doğrusu yazma isteğimi motive ediyor.
Selamünaleyküm kardeşlerim esen kalın.