Bu hayatta hiç bir insan tanıdığın gibi kalmıyor, zamanla onlarda değişiyor tıpkı mevsimler gibi...
Birgün bakıyorsun sıcacık, ertesi gün bozdolabına dönüveriyor.
Aklına koyduğunu elde edene kadar insanoğlunun çabası, sonra hemen gönlü geçiveriyor.
Sonra mı? Değersizleştiriyor, yok sayıyor, görmezden geliyor. Sözde intikam alıyor. Karşı tarafta bıraktığı travmadan habersiz.
Neden nankör olur ki bu insanlar, iyilik gördüğü insana vefa duymak yerine, onun kuyusunu kazmaya çabalar.
Bir fincan kahveye duyulan hatır gönül onca iyiliği neden çöpe koydurur ki? Bir selam dahi verdiyse kişi birbirine onun bile hatırına saygı duyup, her ne olursa olsun yanında olmak değil midir vefa?
Zamane insanı dedikleri bu olsa gerek, yüzüne dost, arkandan hain...
Fitnelik, fesatlık, hasetlik, sırtından vurma, koğuculuk, arabozuculuk ve riya almış başını gidiyor. Sonra kendi göstermediği vefayı senden görmeyi hedefliyor insan!
Sana ayrı konuşuyor, diğer kişiye ayrı anlatıyor. Ne özü bir, ne sözü bir, şemşamer misali bir o yana, bir bu yana menfaatine göre şekil alıyor.
Baktı kendi başını yanacak, hemen kendini kurtarmak için karşı tarafa çamuru bulayıp, kendini aklamaya çalışan insanlar gerçeğini de unutmamak gerekir.
Kısacası gördüğüm kadarıyla, ne vefa kalmış, ne arkadaşlık, ne de dostluk,herkes menfaatine uygun taraf nereyse o tarafa eğilme çabasında!
Belki de ben yanılıyorum, vefa, sadakat, sevgi, saygı kaybedilmiş te benim haberim yok. Tüm bu insani duyguları rafa kaldırıp, sadece menfaatinin esiri olmuş insanlara lafın, sözün faydası olur mu hiç? Saygıyla...
Günün Sözü;
Nasıl ağlamak gülmenin bir parçası olmuşsa; Uykuda ölümün bir parçasıdır. Çünkü insan uyuyunca bir daha hiç uyanamayabilir...