Şüphe yoktur ki dünya üzerinde insanoğlunun ne kadar yaşam hakkı var diğer canlıların da bir o kadar yaşam hakkı vardır.
Ancak biz hayvan dostlarımızı şehirlere, mahallelere, köylere sığdıramıyoruz. Yeryüzünde bir çok sokak hayvanı açlıkla, barınmayla, yaşam koşullarının yok edilmesiyle mücadele ederken diğer taraftan da şiddete maruz kalmaktadır. Kısa bir süre öncesine kadar hayvanlara yapılan eziyet, öldürme, tecavüz gibi eylemler kabahatlar kanunu kapsamındaydı. Bu gibi fiilerde sadece para cezası veriliyordu son düzenlemelerle bu gibi suçlarda Türk Ceza Kanuna girdi. Ancak yinede 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu yeterli ve caydırıcı düzenlemeleri kapsamıyor.
Hayvan Hakları İzleme Komisyonunun hazırladığı rapora göre 2020 Ocak-Aralık döneminde, raporda yer alan ve medyaya yansıyan 820 bin 14 yaşam hakkı ihlali yaşandı. Bu ihlaller zehirleme, boğma, yakma, asma, ateşli silahla öldürme, cinsel şiddet, deri yüzme, uzuv kesme, trafik kazaları, avcılık ve ihmal nedeniyle ölümleri içerdi.
Bir diğer önemli durumlar ise açlık sorunu. Şehir ve büyük ilçelerde yaşayan hayvanlar insan sayısının fazlalığından ve çöpe atılan atıklardan beslenebiliyorken özellike köy ve kasaba gibi kırsal bölgelerde , insan sayısının ve yoğunluğunun az olduğu yerlerde yaşayanlarında duyarsız kalmasıyla bu canlılar büyük bir tehdit altında.... Şehirlerde bir yerde yiyecek bulamaz ise diğer bir yerde bulma şansı varken bu gibi yerlerde malesef bu imkanda olmadığı için açlıktan ölüme terk ediliyor.
Aynı havayı soluduğumuz, aynı toprakta yaşadığımız bu konuşamayan, savunma gösteremeyen, sevgiye ve şefkate muhtaç olan bu canlılara kötü muamele ya da eziyet eden şahıslar hakkında en ağır cezaların verilmesi konusunda elimizden ne geliyorsa yapmamız gerekiyor.
Onlar yaradının sessiz kulları gibidirler. Eğer biz evimizde karnımız tok uyuyor ancak o hayvanlara bir lokma ekmeği çok görüyorsak inanın ki bunun büyük vebali vardır.
Yazımı bir hadis ile sonlandırmak istiyorum :" Yeryüzündekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin."
Sevgiyle Kalın
Hayvanlar bizim düşmanımız değil dostumuz. Eğer bu iki kavram arasındaki ince çizgiyi kendi vicdan mahkememizde kabul edersek onların da bizim gibi bir can taşıdığını idrak edebiliriz. Nasıl ki insan kendini aç bırakmaz, bırakamaz; eziyet etmez ise bizimle hemen hemen aynı fonksiyonlarda vücut taşıyan o masum canlılara da yapmaz, korur, sahiplenir. İnsanoğlu farkına var ki hepimize bu canlar Allah tarafından verildi eğer seni üstün yarattıysa bu altındakileri ezmen için değil koruyup kollaman içindir. Unutma ki mutlak güç Allah'ındır. Bu konuda benim aklıma tek bir duygu geliyor: empati. Dilerim önce sevgiyi sonra da empatiyi kendi içimizde güzel yerlerde taşıyabiliriz. Yazınız için teşekkür ederim