AKP’nin Demokratik Açılım, çözüm sürecine, MHP o dönemde; yıkım, çözülme ve ihanet süreci demişti...
O dönem yaşananlar ve MHP’nin sert açıklamaları yeni sürece bir isim bulunma zorunluluğu getirdi. Çok da zorlandılar ve bir türlü isim bulamadılar.
Yeni sürece milletin anlamakta zorlanacağı ve Reis ile Devlet beyin vardır bir bildikleri diyeceği bir isim buldular sonunda “paradigma”…
Nedir paradigma;
Oxford sözlüğü; bir şeyin nasıl üretileceği konusunda örnek, model.
Türk Dil Kurumu sözlüğündeki anlam karşılığı; "Değerler dizisi".
Wikipedia ise algı düzeneği.
Yönetimde paradigma ise; Paradigma değişimi, herhangi bir alanda yerleşik tüm kurallar ve uygulamaların, içinde bulunulan çağa uygun kavrayış, bakış açıları ve anlayışlarla kökten bir değişime uğraması durumudur.
Yaşanılan bu kökten değişim sonrası, yeni bir anlayış ve kavrayış biçimi olan farklı bir paradigma doğar…
Aslında MHP ve Devlet beydeki 180 derecelik değişimin adı gerçekten tam bir Paradigma ama nasıl bir paradigma?
29 Aralık tarihli yazımda;” Meydanlarda ip atmaktan, meclise gelsin konuşsun a evrilmek” demiş ve Devlet beyin daha önceki söylemlerinden örnekler vermiştim.
Bir ideoloji partisi olan MHP’nin ve genel başkanının söylemlerinin dört beş ay gibi kısa bir sürede değişmesini izah etmek ve anlamak ya da anlamlandırmak kanımca sadece PARADİGMA ile açıklana bilir.
Bakın Devlet bey 25 Haziran 2024’de ne demiş;
“Soros’çu Osman Kavala ile terörist Demirtaş’ın serbest kalmasına, bölücülüğün normal görülmesine, bölünmenin doğal karşılanmasına…”
“Sesimizi ve sözümüzü kısarsak, aman sen de buyurun ne isterseniz yapın mesajı verirsek, bizden iyisinin Şam’da kayısı olması kaçınılmazdır.” Diyordu…
23 Temmuz 2024’te yaptıkları konuşmada ise;
“Sürekli operasyon stratejisi Allah’ın izniyle başarıyla ulaşacak, terörün ve bölücülüğün kökü kazınacaktır.”
“…Buna rağmen Mersin’de halay çekip İmralı canisi lehine slogan atan bir avuç şehir eşkıyası ile Diyarbakır’ın sözde Kürdistan olduğunu ileri süren DEM’li hainler şımarıklıklarının ağır sonuçlarına inşallah katlanacaklardır.” Diyordu…
En ağır konuşmalarından birini ise 21 Ağustos 2024 tarihinde yapmıştı Devlet bey;
“PKK’nın milis unsuru olan DEM’in TBMM’de 57 milletvekili bulunmaktadır. Bu milletvekillerin devlet hazinesine yıllık maliyeti 116 milyon 280 bin liradır.
Ayrıca DEM’in 171 milletvekili danışmanın hazineden aldığı yıllık maaş 133 milyon 380 bin lira, 10 grup danışmanının yıllık maaş külfeti 8 milyon 400 bin lira, 30 büro personelinin aldığı yıllık maaş da 23 milyon 400 bin liradır.
Daha vahimi de DEM’in 2024 yılında hazineden aldığı yardım miktarının yaklaşık 658 milyon lira olmasıdır.
Bu kapsamda terör ve bölücülük odağı DEM’in düşman olduğu devletten 2024 yılında alacağı toplam parasal büyüklük yaklaşık 940 milyon liradır.
En düşük emekli maaşının 12 bin 500 lira olduğu düşünüldüğünde neredeyse 76 bin emeklimizin hakkı terör örgütüne adeta kurşun, silah ve bomba parası olarak hibe edilmektedir.”
Devlet bey, 26 Aralık 2023 tarihinde Meclis Grup toplantısındaki konuşmasına atıf yaparak, görüşlerinin tekraren değerlendirilmesinin milli ve vicdani bir sorumluluk olduğunu ifade ediyor ve;
“Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne düşman kesilen sözde parti veya partilerin Cumhuriyet’i kuran TBMM’de bulunması, hazine yardımı ve maaş almaları rezalettir, melanettir, cinayettir, zillettir, milletimize karşı en aşağılayıcı muamelemedir.
Böylesi bir haksızlık ve hukuksuzluk dünyanın hangi ülkesinde görülmektedir?” Diyordu…
Devlet bey önerilerde de bulunuyordu; 57 DEM milletvekilinin maaşının ve bu terör yuvasına ödenecek Hazine yardımının derhal kesilerek terörle mücadeleye ve şehit ailelerine aktarılmasını,
Teröre yardım ve yataklık yapan, somut delillerle suçu sabit görülen sözde milletvekillerinin görüşülmeyi bekleyen dokunulmazlık dosyalarının karara bağlanarak bu haşaratların acilen mahkemeye çıkarılmasını,
Bölücülere ve dolaylı şekilde teröristlere aktarılan hazine kaynağının derhal kesilmesini, devlete ve millete ihanet eden kenelerin ayıklanmasını, bunun hiçbir şekilde ertelenemez bir mecburiyet ve mükellefiyet olduğunu söylüyor ve;
“Dünyanın hiçbir yerinde ülkesine kastedip de geçimini ve geleceğini o ülke üzerinden sağlayan bir şebekeye müsaade edilmemiş, bundan sonra da edilemeyecektir.
Aziz şehitlerimizi rahmet, gazilerimizi hürmetle anarken, onların mücadele onurlarının asla gölgelenmeyeceğini de herkesin bilmesinde sonsuz yarar olacaktır.” Diyordu…
Devlet bey 25 Haziran’daki konuşmasında;
“Milletimizin sesine her zaman kulak verdik, yine vereceğiz.”
“Milletimiz ne diyorsa, ne istiyorsa onu söyleyeceğiz, ona müzahir hareket edeceğiz.”
“Çünkü mütemadi varlığımızın fikri ve siyasi kaynağı Türk milletidir.”
“Nitekim millet ve milliyet onurundan tavizimiz düşünülemeyecektir.”
Devlet beyin bu söylemleri ile son dönem söylem ve eylemleri ne kadar da birbirine zıt…
Ne oldu da MHP’de ve Devlet bey’de gece ile gündüz, siyah ile beyaz kadar değişiklik oldu…
Buna verilecek tek cevap; MHP ve Devlet beydeki; “Post modern paradigma” değişimi…
Yorumlar
Kalan Karakter: