Mecliste tokalaşma ile başlayan, “Öcalan Meclis’te DEM Grup toplantısında konuşsun, umut hakkından yararlansın”, “DEM İmralı’ya gitsin, Öcalan'la görüşsün”ile devam eden süreç, dün DEM heyetininİmralı’ya gitmesi ile ilerlemeye devam ediyor…
Ne acı ki, Türkiye Cumhuriyeti 25 yıldır hapiste olan terörist başının ayağına bir kez daha dolaylı da olsa gitmiş oldu…
Medet ya APO…
İşin en şaşırtıcı yani bu sefer sürecin fitilini MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ateşlemesiydi…
Durup dururken “haydi seçime” demesi gibi, AKP ile kanlı bıçaklı iken bir anda AKP’nin bile unuttuğu, buz dolabına kaldırdığı tek adam rejimini ansızın fırına sürmesi ve AKP ile “Cumhur” olması gibi…
Devlet bey yine herkesi ters köşeye yatırdı…
Sayın Bahçeli’nin daha önceki yıllarda gerek meclis grup toplantılarında gerek yaptığı yazılı açıklamalarda ve gerekse mitinglerinde HDP, PKK ve AKP ile ilgili söylemlerinden bazılarını hatırlayalım mı?
Tarih 4 EKİM 2006;
Sayın Bahçeli’nin; PKK’nın Siyasallaşma Stratejisi ve AKP Hükümetinin Bu Konudaki Gaflet Siyaseti Hakkında Yaptıkları Yazılı Basın Açıklamasından bazı bölümler;
“PKK’nın dış destekle uygulamaya koyduğu siyasi senaryolar Türkiye’nin gündemini ağırlıklı olarak belirlemekte, Türkiye bunların peşinde sürüklenmektedir…”
“Sayın Başbakan ve hükümeti inatla ve ısrarla izlediği gaflet siyasetiyle maalesef hain bölücülerin amaçlarına hizmet etmektedir…”
“…Bundan da vahim olan, Sayın Başbakan’ın, bazı odakların etkisiyle, etnik bölücülerin amaçları doğrultusunda, Türkiye’nin milli birliğini ve güvenliğini tehlikeye atacak bir süreci başlatmaya sıcak bakması, en azından buna açık bir tavır sergilemesidir…”
“…Sayın Başbakan’ın milli birlik ve milli kimlik konularındaki şaibeli siciline ve geçen yıl Diyarbakır’da İmralı canisi ile aynı frekansta konuşarak dışa vurduğu sakat zihniyetine bakıldığında, bu son beyanlarının bilinçli olduğu sonucuna varmak kaçınılmazdır...”
“Bu tutumu ve kafa yapısıyla Sayın Başbakan, Türkiye’nin milli birliği ve güvenliği konusunda tek başına en büyük risk ve tehlike unsuru haline gelmiştir…”
“İmralı canisi ile PKK’nın lider kadrosunu da içine alacak genel siyasi af çıkartılacak ve bunların siyasal ve toplumsal yaşama katılmaları için bir uzlaşma projesi hayata geçirilecektir…”
“Bugün bulundukları konum ne olursa olsun, hiç kimse Türkiye’nin geleceğine ihanetin karşılıksız ve cezasız kalacağını düşünmemelidir…”
“Bu hesap, günü geldiğinde çok ağır bir biçimde görülecektir…”
Tarih 17 Mayıs 2012;
PKK’ya yönelik Genel Af iddialarıyla ilgili yapmış oldukları basın açıklamasından bir bölüm;
“…Başbakan Erdoğan’ın; kanlı terör örgütüyle müzakere arayışlarına esas ve zemin teşkil eden “Silahı bırakır masaya gelirsiniz” veya “PKK silah bırakırsa operasyonlar durur” sözlerindeki asıl maksadın, bölücü örgütü aklamak ve teröristleri affetmek amacına matuf olduğu gittikçe netlik kazanmaktadır…”
“…Terörün affedilmesi için tertibat içinde olan gafiller, yeni yetme ihanet erbabı ve BOP kartvizitli yıkım memurları…”
Tarih1 Aralık 2012;
PKK’lı Militanlarla Kucaklaşan Biri Bağımsız, 9’uBDP’li 10 Milletvekili Hakkında Düzenlenen Fezleke” hakkında yaptıkları yazılı basın açıklamasından bir bölüm;
“Teröre yardım ve yataklık yapmak, terör örgütü mensuplarıyla aleni ilişki ve irtibat kurmak, terör şebekesinin fiili hâkimiyet kurması için destek ve katkı sağlamak, örgüt sözcülüğüne soyunarak açıkça PKK propagandası yapmak milletvekilliği şöyle dursun, insanlıkla dahi bağdaşmamaktadır…”
Tarih 5 Nisan 2013;
AKP-PKK İşbirliğiyle Oluşturulan Sözde Akil Adamlar Heyetiyle ilgili yaptıkları yazılı basın açıklamasından;
“…Bu itibarla Başbakan Erdoğan’ın İmralı canisiyle müştereken icra ettiği süreç kepazeliğinin, Türk milletine hüsran ve hezimetten başka bir şey getirmesi söz konusu değildir…”
“…Ve PKK’yla müzakereden, İmralı canisinin çözümünden, Başbakan’ın yıkım projesinden huzur, istikrar, refah ve esenlik doğması düşünülemeyecektir...”
Tarih 3 Haziran 2014;
“…Bizim siyasetimizde, silahından şehit kanı damlayan canilerle barış ve çözüm çamuruna batmak, İmralı’nın kuytuluklarında şereften arınarak bölünme planları yapmak yoktur, olmamıştır ve olmayacaktır…”
“…Şu aşamada, PKK’ya ilik nakli yapan, terörist başına kan ve kalp transferi gerçekleştiren Başbakan; Kandil’deki hısımlarıyla ve İmralı’daki birinci derece siyasi akrabasıyla kurduğu yıkım ortaklığından dolayı rezil rüsva olduğunu anlamalıdır…”
Tarih 20 Mart 2015;
“Erdoğan ve AKP milli güvenliğimiz için en az PKK kadar tehdittir…”
Tarih 15 Eylül 2015;
“Brüksel’den Oslo’ya, Kandil’den İmralı’ya kadar pazarlık ve bölüşüm planlarında ana aktör olan AKP-PKK ve HDP’nin BOP’un ara istasyonları olduğu iyice belirginleşmiştir…”
“Pandora’nın kutusu açılmış, içinden cüsse ve cüret kazanmış ihanet çıkmıştır…”
“AKP’nin, bir kiralık cinayet örgütü olan PKK’dan medet umması, taviz ve siyasi diyet listeleriyle Türkiye’yi peşkeş çekmesi felaketlerin kapısını aralamıştır…”
“PKK ile görüşen arkadaşı ben gönderdim, sıkıntısı olan bana söylesin diyen Erdoğan nasıl temize çıkacaktır?”
“Sayın Öcalan demeyi ve PKK bayrakları açmayı suç olmaktan çıkardık” beyanatıyla suçüstü yakalanan Arınç, sorumluluktan kurtulamaz…”
“Öcalan Türkiye’nin önünü açıyor diyen AKP lejyonerleri neredesiniz?..”
“Öcalan dünyanın geleceğini çok iyi okuyor, Öcalan’ın olayları okuma tecrübesi var, Öcalan bölgenin durumunu daha sağlıklı yorumluyor, Öcalan’ın geniş bir prestij alanı var ifadeleriyle AKP’ye sızmış PKK dönmeleri hangi deliktedir, hangi mihnetin altındadır?..”
“Biz, PKK’nın silah bırakması Akdeniz’in kuruması kadar imkansızdır derken, havuz medyası PKK dışarı, umut içeri başlıkları atıyordu…”
“Yine biz, PKK silah bırakmaz, emellerinden vazgeçmez, terörü durdurmaz, bölücülükten caymaz dedikçe, AKP’li yöneticiler namlunun ucunda çiçekler açacak havasındaydılar…”
“Bilinmelidir ki, AKP-PKK tasfiye edilmeden, Türkiye’nin tamir ve tahkimi imkânsızdır…”
Tarih 27 Ocak 2021;
"HDP demek PKK demektir, HDP demek ihanettir", HDP'nin kapatılması milli iradeye aykırılık teşkil etmeyecektir…”
Tarih 9 Şubat 2021;
“…CHP'nin HDP ile görüşmesi demek PKK ile görüşmesi demektir.”
Tarih 21 Eylül 2021;
"HDP, meşru bir organ değil, terör örgütü PKK'nın mazbata almış maskeli halidir. Bu yalın gerçeği bilmemek, görmemek, afişe etmemek hem ayıplı bir siyaset örneği hem de bölücü hedeflere siperlik yapan, terörist niyetlere müsamahalı ve muhabbetle bakan terör seviciliktir… CHP ile HDP, yedek kulübesinde ısındırılan İP ile küresel emperyalizmin dümen suyuna girmişler, bayatlamış bir senaryo kapsamında Kandil'den İmralı'ya kadar adı konulmamış bir müzakere köprüsü kurmuşlardır…”
Aslında yazıda paylaştıklarım kalın bir kitap olabilecek Devlet beyin açıklamalarından birkaç örnek…
Son söz;
Rahmetli Demirel’in; “dün dündür, bugün bugün” ve “Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir.” Sözlerinin doğruluğu her geçen gün bir kez daha kanıtlanırken, siyasetteki tutarsızlıklar, dün söylediğini bugün inkar etme veya unutma, sürekli “U” dönüşü ve “R”…
Nereden nereye 17 yıl önce meydanlarda, “Öcalan’ı asman için sana ip veriyorum.” Diyerek “ip” atmaktan, İmralı canisi, bebek katili, terörist başından, bugün“meclise gelsin konuşsun” a evrilmek ve terörist başından terörün bitmesi için medet ummak…
Yorumlar
Kalan Karakter: